30 Ekim 2009 Cuma

Trabzon Ayasofya Müzesi

Trabzon Ayasofya Kilisesi İstanbul'un Latinler tarafindan işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Kommenos ailesinden Kral I. Manuel (1238-1263) tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılmış olan manastir kilisesi. Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamina gelir. Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapi, kare-haç planlı olup, yüksek bir kubbeye sahiptir. Kuzey, bati ve güneyinde revakli

Trabzon Ayasofya Müzesi hakkında ansiklopedik bilgi
Trabzon Ayasofya Kilisesi İstanbul'un Latinler tarafindan işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Kommenos ailesinden Kral I. Manuel ( 1238- 1263) tarafından 1250- 1260 yılları arasında yaptırılmış olan manastir kilisesi. Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamina gelir.

Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapi, kare-haç planlı olup, yüksek bir kubbeye sahiptir. Kuzey, bati ve güneyinde revakli üç kirişi bulunmaktadir. Yapı ana kubbenin üzerine degişik tonozlarla örtülmüş ve çatıya farklı yükseltiler verilerek kiremitle örtülmüştür.

Bölgenin 1461 yılında Osmanlılar tarafindan fethedilmesine kadar geçen dönemde önemli bir kilise olan Ayasofya, bu tarihten sonra da önemini koruyarak faaliyetlerine devam etmiştir. Ancak 1670 yılında görülen ihtiyaç üzerine camiye çevrilmiş ve 1864 yılında da restore edilmistir.

I. Dünya Savaşı yıllarında Ruslar tarafından işgal edilen Ayasofya, askeri karargah, hastane, depo ve savaştan sonra yine cami olarak kullanilmiştir. 1958- 1962 yılları arasında Edinburg Üniversitesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliği ile restore edilerek, 1964 yılında müzeye çevrilmiştir.MüzeGünümüzde Müze olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir. İngiliz seyyah ve araştırmacısı G. Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen çan kulesi kilisenin batısında yer almaktadır. Kilisenin kuzeyinde yer alan üç apsisli şapel kalıntısı ise daha erken bir döneme ait olmalıdır.

Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethini takiben yapı camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Trabzon üzerine anlattıkları ile ünlü Evliya ÇELEBİ (1648), Pitton de Tournefort (1701), Hamilton (1836), Texier(1864), Trabzon Şakir Şevket (1878) ve Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır.

1864 yılında harap durumda olan camiinin Bursalı Rıza Efendi'nin teşvikleri ile yeni baştan onarıldığı bilinmektedir. I. Dünya Savaşı yıllarında sırası ile depo, hastane, daha sonraları yine camii olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesinin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılında da Müze olarak ziyarete açılmıştır.

Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Narteks denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Neflerden ortadaki beş köşeli, yanlardakiler ise yuvarlak birer apsisle son bulmaktadır. Narteksin üzerinde şapel vardır.

Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır.

Kubbe ve kasnağı oniki köşelidir. Kubbenin yükünü monoblok dört mermer sütun, kemerler ve pandantifler taşımaktadır. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitle kaplanmıştır.

Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde, Hırıstiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephede görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır.

Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem ile Havva'nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır:

Güney cephesindeki kemerin kilittaşı üzerinde Trabzon'da 257 yıl hüküm süren Komnenosların sembolü olan tekbaşlı kartal motifi bulunmaktadır. Benzer bir kartal tasviri olan ana apsisin dışında doğu tarafta yer alır. Bu cephede, kentaur grifon gibi karışık varlıklar, güvercinler, merkezlerinde yıldız ve hilal bulunan kare panolar, içleri bitkisel motifli madalyonlar yer almaktadır.

Yapının ana kubbesinin altına rastlayan kısmında opus-sectile tarzında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği bulunmaktadır.

Ayasofya'nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil'den alınmış konular canlandırılmıştır. Kubbede ana tasvir Hz. İsa'nın Tanrısal yönünü aksettiren Pantacrator İsa'dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında oniki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa'nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir.

Binanın ana kemerleri üzerindeki dairesel madalyonlarda portrelere yer verilmiştir. Yapının tonozlarında da İncil'den alınmış dini sahneler canlandırılmıştır.

Apsiste Hz. Meryem kucağında İsa ve yanlarında iki melek figürü ile tasvir edilmiştir.

Kuzey duvarında kapı üzerinde dört aziz işlenmiştir.

Narteksin merkezinde İncil'in yazarlarını temsil eden dört sembol yer almaktadır.

Ayasofya uzun tarihi geçmişi, merkezi planlı yapısı, yüksek kasnaklı kubbesi, dairesel ve çokgen apsisleri, görkemli portikleri, taş işçiliği ve freskleri ile tarihi değerinin yanı sıra sanat tarihi açısından da önemli bir abide olarak günümüzde yaşamaktadır.

1993 yılı sonunda kamulaştırılarak Ayasofya Müzesi alanına katılan 900 metrekarelik arsada, valiliğin desteği ve yerel olanakların değerlendirilmesi sonucu oluşturulan Köy Evi sergisi 1996 yılı Mayıs ayında ziyarete açılmıştır.

Sergilemenin amacı, giderek yok olan halk kültürüne ait değerlerimizin bir bölümünü kurtararak koruyabilmek, müzemize gelen ziyaretçilere küçükte olsa köy yaşamından bir kesit sunabilmektir.

Bu amaçla oluşturulan bu alanda günümüzde ayrıca yöresel yemeklerin de sunumu yapılmaktadır.


Alandaki serander, Of İlçesi, Yukarı Kışlacık Köyü'nden bağış yolu ile alınmış, parçaların numaralanıp sökülerek 85 yaşındaki bir serander ustasının nezaretinde yeniden kurulmuştur. “serendi” ve “tekir” gibi adlarla da anılan taşınabilir özellikteki bu yapı, tahıl kurutmak ve saklamak için planlanmış olup, Doğu Karadeniz Halk Mimarisi içinde çok özel bir yere sahiptir.

Seranderin yanında portatif olarak kurulan Köy Evi, küçük ölçekli ve tek katlıdır. Bunun için İlimiz Sürmene İlçesi, Yukarı Aksu Köyü'ndeki eski konutlar arasından seçilerek rölövesi çıkarılan bir örnek esas alınmıştır. Geleneksel tarzda inşa edilen konutun eski yapımında, eski yapım tekniğini bilen ustalar çalıştırılmıştır. Kestane ağacından geçme tekniğinde yapılan, cephelerden ikisi boş muska gözlü, diğerleri taş ve toprak dolgulu muska gözlüdür. Çatı dört omuz olup, geniş saçaklı ve kiremit kaplıdır.

Uzun Sok. Zeytinlik Cad. No: 10, Trabzon

Tel : (0462) 322 38 22

Faks : (0462) 326 18 88

Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder